DEVAM: 121. Teyemmüm
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ دَاوُدَ
الْمَهْرِيُّ
وَعَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ شُعَيْبٍ
عَنْ ابْنِ
وَهْبٍ
نَحْوَ هَذَا
الْحَدِيثِ
قَالَ قَامَ
الْمُسْلِمُونَ
فَضَرَبُوا
بِأَكُفِّهِمْ
التُّرَابَ
وَلَمْ
يَقْبِضُوا
مِنْ التُّرَابِ
شَيْئًا
فَذَكَرَ
نَحْوَهُ
وَلَمْ يَذْكُرْ
الْمَنَاكِبَ
وَالْآبَاطَ
قَالَ ابْنُ
اللَّيْثِ
إِلَى مَا
فَوْقَ
الْمِرْفَقَيْنِ
Abdülmelik bin Şuayb,
İbni Vehb'den önceki hadisin benzerini rivayet etti. ibni Vehb rivayetinde
şöyle dedi: "Müslümanlar kalktılar ve topraktan bir şey avuçlamadan
ellerini yere vurdular." (İbni Vehb bundan sonra) önceki hadisin benzerini
söyledi. Ancak omuzları ve koltuk altlarıını zikretmedi. İbnu'l-Leys ise,
"dirseklerin üstüne kadar..." dedi.
Diğer tahric: İbni
Mace, tahare
AÇIKLAMA: Görüldüğü gibi, bu hadis aşağı yukarı bir
önceki hadisin aynısıdır Ancak bu rivayette, Sahabilerin toprağı avuçlamadan,
sadece yere vurdukları tasrih edilmiş, omuzlar ve koltuk altları
zikredilmemiştir. Ayrıca İbnu'l-Leys'in rivayetinde dirsek üstlerine kadar
meshedileceği beyan edilmektedir.